Sigaramı dik tutuyorum gökyüzüne Yandıkça yanıyor içimdeki acı kokan Tütsüler Tüm dünyanın gamını üstlenmişçesine Gözlerime isler düşüyor Boğuk soluklar ilerliyor göğüs kafesime Kanım akmaya devam ettikçe Çıldırıyorum Sigaram dik Başım da Yamaçlarım da Vazgeçiyor gibiyim Yanmaktan,kaçmaktan Ama her seferinde düştüğüm çukurlar var Var oluyor her yeni gün Zihnimin karanlıklarında boğuldukça boğuluyorum Sarıyor etrafımı kara bulutlar Ateş halindeyim ama kurşunlar yiyorum kafatasımdan Yine de ölmedim,buradayım Sigaram dik Sigaram sönene kadar BFE
Kayıtlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Uçsuz bucaksız çöllerdeyim Yahut ıssız bir deniz kenarında Zıtlıklar keskin izler açıyorken yüzüme Kayboluyor sesim soğuk dehlizlerde Bastığım zemin sarsılıyor tıpkı zelzele Ve hava ağırlaşıyor göğsümün içinde Zihnimde düşünceler cirit atarken hoyratça Çarpık gülümsemeler düşüyor yüzüme Bakıyorum gözlerim titreşirken levhalara Tanrım! Ne zaman geçecek bu ahzan? Bulamadım konaklayacak bir han Abreler bıraktım yanaklarıma o an Harabeler daha sağlam inandıklarından Ardıma bakmadım hep kaçtıklarımdan Sanrılarla yaşıyorum,lal ettim dilimi Ne zaman var oldum da kaybolayım şimdi? BFE.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yanlış insanlar hakkındaki yanlış kararlar,tabir yerinde ise yürüyen merdivene ters binmek gibidir. Siz yukarı yürürken merdiven aşağı inmeye devam eder. Önce yukarı çıkmaya çabalar hızlı adımlar atarsınız,sonra koşmaya başlar yorulursunuz. Kimi zaman merdiven dibe batarcasına hızlanır, onunla birlikte inerken kayar düşer dayak yemişe dönersiniz. Böyle saçma bir teşbih bile bize insana çok şey öğretir: Yanlış insanlar sizi yormaktan,sizi aşağı çekmekten,size yük olmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Yürüyen merdivene nasıl ters binmezseniz,yanlış insanların da sizi dibe çekmesine izin vermeyin. Akıntıya kapılırsanız ne kadar kulaç atarsanız atın boğulursunuz.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
İnsan ömrü hiç kimsenin iki dudağının arasında kalacak kadar basit değildir. İnsan doğar,büyür,tecrübe eder,hata yapar,birey olur ve tercihleriyle başbaşa kalır. İnsanın hayatını yönlendirecek olan ikinci bir kişinin vasat sözleri değil,kendi tercihleridir. Bu tercihler kimi zaman yanlışa,kimi zaman doğruya götürür fakat yolun sonunda,bu benim tercihimdi diyebilmek sonu iyi de olsa kötü de olsa insanın sırtını yaslayabileceği bir dayanak olur. Kötü sonuçlarda sizi yönlendirmeye çalışanların hiçbir zaman ellerinizi tuttuğunu göremezsiniz. Tecrübeyle sabittir. Sizi siz gibi kabullenenlere inanın,sizi her şeyinizle sevenlere kanın(!), sizi önemleseyenlere,size inananlara,her durumda sizin sırtınızı yaslayabileceğiniz kaya gibi dik duranlara inanın. Unutmayın,kanser hücreleri de sizin bedeninize aittir fakat sizi günden güne öl-dü-rür.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kurtuluş Savaşı'nda Türk Kadını konulu yarışma metnim: Tür:Deneme BARUT KOKULU ELLERE Bizler Türk Kadınlarıyız. Tomris Hatun’la başladı kahramanlık hikayemiz. Kah kılıç salladık er meydanlarında elimizin hamuruyla, kah yavrularımızı büyüttük cephenin soğuk koynunda. Erlerimiz ne kadar nam saldıysa cihana, bizler de o kadar korku saldık düşmana. Cephe yolu gözledik, kimimizin eri döndü geriye, kimimizinki dönmedi. Köylerimiz ersiz kaldı, Ersizlerdere dediler adına. Askerler cephede kan dökerken, bizler ekmek yaptık, su taşıdık, mermi yaptık emektar ellerimizle. Orduya nefer gerekti kimi zaman, bizler kuşandık silahlarımızı, koştuk cepheye. Köylerimize baskın yaptılar, bizler siper ettik sinemizi o vicdansız kurşunlara. Yapamayız demedik, koşamayız demedik, korkarız hiç demedik! Gözümüzü kararttık, duamızı ettik, zamanı geldi can verdik dağı taşı kutsal olan bu topraklar için. Vatanımızı vermedik, sınırlarımızı düşmana çizdirmedik, namusumuzu ezdirmedi...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gidiyorum derin mavi sulardan Geçiyorum,hevesle geldiğim yollardan Vazgeçtim senden ve martılardan Lakin döneceğim geri,bir akşam üzeri Sarmaşıklar dolanıyor beynimin dallarına Alevler yükseliyor göğsümün ortasından Bulutlara dalıyor gözlerim ve sana Geleceğim bir akşam üzeri,kollarına Rüzgar inliyor kırık penceremden Yapraklar salınıyor baharda kaybolmuşçasına Ve en içerimden söz olsun sana Döneceğim bir akşam üzeri,dizlerim koparcasına Güneş aydınlatır sabahı,aysa geceyi Çiçeklerimi yeşertirdi gözlerinin bebekleri Tenin daha narin sümbül dallarından Ve döneceğim bir akşam üzeri,denizin ortasından